Reseliva Rezervasyon Motoru & Kanal Yönetimi

HAN 1772’nin TARİHÇESİ

Muhsinzâde Mehmed Paşa, XVIII. yüzyıl Osmanlısının en büyük devlet adamlarından biridir. Birçok kez valilik ve muhafızlık yapmış, iki defa sadaret kethüdası olarak görev almıştır. Vodina, Travnik, Anabolu, Şumnu, Silistre, Kaçanik ve Pirlepe başta olmak üzere görevde bulunduğu yerlerde çeşitli vakıflar kurmuş ve birçok hayrat bırakmıştır. Bu vakıfların bulunduğu şehirlerin ihyasına önem vermiş, cami yaptırarak ibadeti ve Allah rızasını öncelemiş ayrıca mekteplerle eğitime dikkat çekmiştir. Vakıflar ile amaçlanan, yeni binalar yaparken şehrin kimliğini oluşturmak, aynı zamanda yıkık, köhne ve harabe yerlerin de tamirini yaparak kullanılır hale gelmelerini sağlamaktır.

Muhsinzâde Mehmed Paşa 11 Kasım 1772 tarihinde yaptırdığı bu vakıfta, Rumeli vilayetinde ve yol güzergâhında bulunan Kaçanik ve Pirlepe derbendlerindeki kaldırımların her sene gereken tamir ve bakımlarının yapılmasını istemiştir. Ayrıca İstanbul’un Kale kapılarından Bahçekapı denilen mahaldeki Hobyar Mahallesi’nde bulunan bir bâb kârgir hanı vakfetmiştir. Bu hanın üst katında 22 oda, alt katında 12 oda ile 8 yeraltı mahzeni ve kapısı kamu yoluna açılan 2 bâb mahzen, 10 bâb dükkân ve temiz su içilmesi için inşa edilmiş bir adet su deposu bulunmaktadır. Günlük 100 akçe ile kiraya verilmesi şart koşulmuştur. İstanbul, Osmanlı döneminde “Nefs-i İstanbul” denilen yarımada haricinde “Bilâd-ı Selâse” yani Galata, Eyüp ve Üsküdar ona bağlı kadılık bölgeleri şeklinde teşkilatlanmıştır. 1772 tarihli vakfiyede geçen Hobyar mahallesi, günümüzde İstanbul’da Fatih semtine bağlı bir mahalledir ve Suriçi de denilen Nefs-i İstanbul sınırları içerisindedir.

Vaktiyle Eminönü Hocapaşa’da Muhsinoğlu Mehmet Paşa’ya ait bir konağın olduğu ve bu konağın 1724 veya 1755 Hocapaşa yangınında yok olduğu bilinmektedir. 1772 tarihli vakfiyesinde de belirtilen günümüzdeki Muhsinzade (Muhsinoğlu) Han’ın bu konağın yerine yapılmış olacağı düşünülmektedir.

İncelenen yapı, dış cephelerinde yer alan kitabeler bakımından da ayrı bir öneme sahiptir.

Doğu cephesi çatısında yeşil zemin üzerine altın yaldızla celi sülüs hatlı kitabede aşağıdaki ibareler yer almaktadır:

“Maşallah kâne”

(Allah’ın dilediği gibi oldu.)

“Maşallah lâ kuvvete illa billah”

(Bunu Allah diledi de oldu. Allah’tan başka bir kuvvet sahibi yoktur.)

Güney cephesinde ise iki kitabe yer almaktadır.
İlk kitabe, soldaki ilk konsolun yüzündedir ve kitabede siyah zemin üzerine altın yaldız ile celi sülüs hatla; “Asitâneli Taşçı Ömer 1320” yazmaktadır. Bu kitabeden yapının 1902 yılında İstanbullu Taşçı Ömer adlı mimar ya da kalfa tarafından yenilendiği anlaşılmaktadır.

İkinci kitabede siyah zemin üzerine altın yaldız ile celi sülüs hatla aşağıdaki ibareler yazmaktadır:

“Maşallah”

(Bunu Allah diledi de oldu.)

Batı cephesinde ise Allah’ın güzel isimleri yer almaktadır:

“Yâ-Latîf, (Lütufkar)

“Yâ-Hâfız” (Koruyan)

ve “Yâ Mâlike’l-mülk (Mülkün ebedi ve tek sahibi)

1772’de inşa edilen Muhsinzâde Hanı’nın restorasyonu Gül İnşaat A.Ş ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun iş birliği ile tarihi dokular korunarak tamamlanmıştır. Otel ve restoranıyla HAN 1772 olarak misafirlerine kapılarını açmıştır.

TOP